Son Dakika Haberler

BATMAYAN GÜNEŞ

BATMAYAN GÜNEŞ
Okunma : 2.559 Kere okundu Yorum Yap

Bir Edebiyatçının  Defterinden

Değerli okuyucularımöncelikle hepinize merhaba. Bir hayli zaman geçti sizlerle görüşmeyeli  ama şimdi yine beraberiz. Bir  önceki yazımda sevdiğim bir kitap hakkındaki düşüncelerimi sizlerle paylaşmıştım bu yazımda ise sizlere, benim içinde sizler içinde çok değerli olan bir kişiyi, Sanat güneşimizi  Zeki Müren’i anlatacağım. Umarım yazımı sıkılmadan okursunuz. Bir  sonraki  yazıda görüşmek  dileğiyle… Sevgiler.

BATMAYAN GÜNEŞ

Peki kimdir Zeki Müren dediğinizi  duyar gibiyim.Zeki Müren’in 65 yıllık hayatını iki sayfaya sıkıştırmak benim için hayli zor olacak.Belgesellere, gazetelere,radyo ve televizyon programlarına konu olan,7’den 70’e, genci yaşlısı, büyüğü küçüğü, aşığı dertlisi hemen hemen her kesime hitap eden eserleriyle, müzik çalarların  yıllardır dillerden düşürmediği bir ses o. Radyolardan tanıdığımız yüzünü görmeden sesini duyup bu sesin bedenini merak ettiğimiz bir ses.

Hayatını kısaca özetleyecek olursak;Zeki Müren 6 Aralık 1931 tarihinde Bursa’da dünyaya gelmiştir, orta öğrenimini İstanbul Boğaziçi Lisesi’nde devam ettirmiştir.1950 yılında İstanbul Radyosu’nun açmış olduğu sınava giren Zeki Müren, radyonun canlı yayınlarından birisine katılmış ve orada ilk konserini vermiştir. Bu konser geniş kitleler tarafından beğenilince, radyo programlarındaki   konserler 15 yıl boyunca sürmüştür.

İstanbul Radyosu konserlerinin ardından kendisini plak çıkarma çalışmalarına adayan Müren, 600 civarında plak, kaset doldurmuştur. Plakta yer alan ilk şarkısı ise Şükrü Tunar’ın eseri olan “Bir Muhabbet Kuşu”dur. 1955’te çıkarmış olduğu “Manolyam” isimli eseriyle Türkiye’de ilk kez verilen Altın Plak Ödülü’nü kazanmıştır. Ben Zeki Müren’i babam sayesinde tanıdım.O zamanlar küçüktüm  7 8 yaşlarındaydım,babam çalışırken eğer çalıştığı inşaat evimize yakınsa annem arada babamın yanına gitmeme izin verirdi, babamın sıva yaptığı iskelenin yanı başında küçük beyaz bir radyo olurdu.Ve  bu radyoda çoğu zaman Zeki Müren parçaları çalardı. Bu radyoyla evimizde bazen karşı karşıya gelince hep o günleri hatırlarım.Onunla tanıştığım ilk yer Ahmet emmi’nin evinin inşaatıydı. Birgünbabamın yanına gittim o yine hem sıva yapıyor hem Zeki Müren dinliyor şarkının adı da ‘’Gitme Sana Muhtacım’’ o zamanlar çocukluk tabi Zeki Müren’in ne  kadar  önemli bir ses olduğunun farkında değildik. Aradan yıllar geçti değişen tek şey benim büyüyüp  25 yaşına gelmem oldu , şimdilerde ise Müren’i babamla birlikte dinliyoruz. Babamın sayesinde  ‘’Elbet Birgün Buluşacağız, Sorma Ne Haldeyim, Alkışlarla Yaşıyorum, Gitme Sana Muhtacım ‘’  gibi birçok şarkıyla tanışma fırsatını yakalamıştım. Şimdi ki neslin birçoğu ise habersiz Zeki Müren’den. Sürekli laylaylom şarkıları ile büyüyen bir nesil ile karşı karşıyayız. Ne Zeki Müren ,ne Barış Manço ne Cem Karaca hiçbirini tanımayan bir nesilden bahsediyorum, benim için bu çok üzücü, üstelik sanat müziği dinlediğinizi duyduklarında yüzlerini ekşiten bir grupta mevcut. Üzüldüğüm tek şey ise o dönemlerde yaşamamış olmam keşke onun yaşadığı devirde yaşasaydım.Bestelerinin, sahnedeki duruşunun, ağdalı üslubunun ve farklı yorumunun yanı sıra feminen görüntüsüyle de döneme damgasını vurmuş bir isim o. Üne kavuştuğu ilk yıllarda olmasa bile, sonrasında saçları, kıyafetleri ve makyajıyla dikkatleri üzerine çekmiş ama kısa sürede bugün hepimizin hatırladığı kadınsı görünümüyle herkes tarafından kabullenilmiştir.Daha çocukken bile makyaj yapan annesini merakla izlermiş.Kendisi  minyon ve çelimsiz bir görünüme sahipmiş, kadınlara daha çok ilgi gösterirmiş. Hatta diğer erkek çocuklarında olduğu gibi araba,kamyon resimleri çizmek yerine güzel kadın resimleri yapmaya çalışır, feminen ruhunu bu şekilde tatmin edermiş.

Zeki Müren, öyle çok fotoğrafı varmış ki hayatı boyunca yanında bir fotoğrafçıyla gezmiş sanki.1951 güzünde Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nin Süsleme Sanatları Bölümü’ne girmiş. Çocukluğundan beri sağa sola kadın desenleri çizermiş. Bu özelliği, Akademi sınavında onun çok işine yaramış: “Erkek resmi çizemezdim, vapur, uçak, resmi çizemezdim de, kalın dudaklı, kalkık burunlu, mantar topuklu kız resimleri doldururdum defterlerime. Demek ki resimdeki kıza mavi sürme çekmek, koyu kızıl ruj sürmekle ruhum tatmin oluyordu. İçimdeki gizli bir açlık doyuyordu.”dermiş. Tasarımla da uğraşmış, hatta çoğunlukla kıyafetlerini kendisi çizmiş. Bir sinema oyuncusu olarak da hatırlanan Zeki Müren, aynı zamanda resim ve şiirle de ilgilenmiştir.Zeki Müren; bıraktığı eserlerle ölümsüzleşmiş nadir sanatçılardandır. Sorma Ne Haldeyim ile Gitme Sana Muhtacım’la Seni Sordum Yıldızlara ve daha pek çoğuyla, her dinleyişimizde kulaklarımızın pasını siliyor büyük yorumcu.

Ağdalı ve kibar üslubu ile de hafızalara kazınan ünlü isim, Müziğin Paşası lakabını ise 1969 Aspendos konserinin ardından Antalya halkının kendisini o şekilde tanımlamalarından sonra almış. Ayrıca sanatçının doğum günü, 2012 yılında Türk Sanat Müziği Günü olarak belirlenmiş.

Sağlık durumu nedeniyle hayatının son yılında bir nevi inzivaya çekilmiş Zeki Müren. Bodrum’daki evinde yaşamaya başlayan sanatçının hem kalp hem de şeker rahatsızlığı varmış. Ve 24 Eylül 1996’da kendisi için düzenlenen bir tören sırasında geçirdiği kalp krizi sonucu hayata veda etmiş. Hem sanat camiasının hem de halkın katıldığı kalabalık bir cenazenin ardından, naaşı Bursa’ya Emirsultan Mezarlığı’na defnedilmiş. Geçen yaz Bursa’ya gitmiştik. Tabiki babamla ikimiz dayanamadık kendimizi Emirsultan Mezarlığında Zeki Müren’in kabrinde bulduk. Oraya kadar gidip onu ziyaret etmeden dönmek benim için üzücü olurdu. Sanat Güneşi’nin okunan vasiyetinden sonra bütün mal varlığını Türk Eğitim Vakfı (TEV) ve Mehmetçik Vakfı’na bıraktığı açıklanmış. Ayrıca hayatının son yıllarını geçirdiği ev, Zeki Müren Sanat Müzesi’ne dönüştürülerek, 2000 yılında ziyarete açılmış.

Sizlere tavsiyem çocuklarınıza Zeki Müren dinletmeniz.Onları bu sesten mahrum bırakmayın.Hoşçakalın.

Not:Yazımda yer yer alıntılar mevcuttur.

 

Seni unutacağım

Sararmış takvim yapraklarında kalacak adın.

Seni unutacağım

Başkalarının beni unuttuğu gibi…

Birgün hışırtılı bir plakta

‘Unutamam seni’ dersem inanma.

Onlar eski laflardı…

O zaman sen vardın, aşkın vardı…

Ya şimdi kimim var?

 

Bazen böyle söylermiş insan, inanma.

İnanma sana ilk yalanımı söylüyorum;

Öyle gömülüsün, öyle gömülüsün ki kalbime

Sen çıksan leken çıkmaz.

 

Zeki Müren