ARZU KAYMAK’TAN “EĞRİSİ DOĞRUSU
“Gelin Görme” ya da diğer adıyla “Duvak” ve Yazmalar –
Tübitak Ansiklopedisi’ne göre Gelenek Görenek, “Kuşaklar boyu sürdürülen ve bir kuşaktan diğerine aktarılan beşerî uygulama, inanç, kurum, alışılmış usül ve ritüelleri, kültür ve sanata ait tarz ve icra biçimlerini” içine alır ve bunları ifade etmek için kullanılır.
Türk Dil Kurumu “Gelenek” kavramını şu şekilde tanımlamakta; bir toplumda, bir toplulukta çok eskilerden kalmış olmaları dolayısıyla saygın tutulup kuşaktan kuşağa iletilen, yaptırım gücü olan kültürel kalıntılar, alışkanlıklar, bilgi, töre ve davranışlar.
Görenek ise “görmek” kelimesinden türeyen bir kavram olup yine TDK tarafından, “Bir şeyi eskiden beri görüldüğü gibi yapma alışkanlığı” olarak tanımlanmaktadır.
Gelenek ve Görenek, birbirine yakın anlamda iki ayrı kavram gibi görünse de gelenek daha kapsayıcı bir tanımı içermekte. Birbirini destekleyen ve tamamlayan unsurlar olmasından dolayı da gerek gündelik dilde gerekse de yazın dilinde ikisini bir arada kullanıyoruz.
Daha yalın bir tanımla gelenek ve görenek için, bir toplumun karakterini gösteren eylem ve inanç biçimleri diyebiliriz.
Dizi yazı olarak yayınlamayı planladığım Tut’da Gelenek ve Görenekler yazılarıyla Tut halkının gelenek ve görenekleri üzerine inceleme, tartışma ortamı oluşturmayı hedefliyorum. Konu başlıkları tamamen rastlantısal oluştu ve gittiğim bir “Duvak’dan esinlenerek bu hafta “Gelin Görme” diğer adıyla “Duvak” geleneği üzerine bir şeyler karalamak istedim. Konuya dair Tut özelinde yazılı bir kaynak olmadığından, konu ile ilgili farklı bilgileri, eksik kalan noktaları ya da konuya dair düşüncelerinizi paylaşırsanız, hep birlikte tarihsel bir kayıt da oluşturabiliriz.
“Gelin Görme” ya da “Duvak” olarak adlandırılan bu gelenek Tut halkının çok eskilerden günümüze taşıdığı bir göreneği. Uygulanma biçimi günümüzde bazı değişiklikler taşısa da yapılış amacı hala aynı. Düğünden hemen sonraki gün, gelinin kaynanası, diğer bir ifadeyle, damadın annesi tarafından organize edilen duvak, oğlan evinde yani kaynananın evinde yapılır. Sadece kadınlar arasında olan duvağın yapılış amacı, bilinen tarafıyla, gelin görmek ve oğlunu evlendirip masraf eden aileye maddi destek olmak. Bilinmeyen daha doğrusu konuşulmayan tarafı ise kadının toplumsal cinsiyetinde belirleyici olmak.
Duvak, bir toplumsal dayanışma aracı çünkü gelini görmeye gelenler hediye ile geliyorlar. Bu hediye genellikle para oluyor. Ya da ev eşyası gibi hediyeler de olabiliyor. Ev sahibi kaynana, gelen misafirlere yani kadınlara yağlı ekmek ve şerbet ikram ediyor. Günümüzde ise bu ikramlar pasta börek ve çay olarak değişmiş.
Geçmişte yapılan duvaklarda gelin odanın başköşesine konulan bir sandalyeye oturtuluyor. Kaynana tarafından diktirilen kadifeden bir elbise giyen gelinin yüzüne “elek” denilen ve yüzü gösteren ince şifondan, kenarları pullarla (pırpırı) işlenmiş bir eşarp örtülüyor. Belinde ise düğün günü bağlanan ipek kuşak oluyor. Gelin, duvak boyunca (gün boyu sürebilir), gelen misafirlerin elini öpüp, sandalyede elleri göğsünün altında bağlı (el bağlama deniliyor) oturuyor. Gelininin yüzünü kapatan elek sadece, köyün yaşlı kadınları tarafından bir ritüel şeklinde, maniler okunarak açılıp kapanıyor. Bu ritüelde yaşlı kadın okuduğu manilerle, “İki oğlun ola, üç kızın ola, geldiğin yerde mutlu olan”gibi iyi niyet temennisinde bulunuyor.
Kadının özgürleşme mücadelesine paralel olarak, gelenek göreneğin kıskacından kendini azat edebilmiş gelinler günümüzde sandalyeye bağımlı, yüzü kapalı oturmasa da, duvak geleneği aynı amaçlarla gerçekleştiriliyor. Tutlu kadınlar günümüzde de gelin görmek ve aileye maddi destek olmak amacıyla duvaklar yapıyor. Gelinler yine şık giysileri içinde, süslenip püslenerek, altın takılarla donatılmış ve bir “gelin ağırbaşlılığıyla!” gelen misafir kadınları karşılayıp, onlara kenarları oyalı “yazma örtüyor”.
“Yazma” genel bilinirliliğiyle eşarp, Tutlu kadınlar tarafından, saçların yanlardan görüneceği şekilde başa atılan, dini bir unsur olarak başa sarılan değil de, kıyafetin bir parçası olarak kullanılan bir aksesuar. Yazmalar Duvak geleneğinin en önemli parçası. Duvak günü gelin tarafından misafir kadınlara örtülen yazmalar oya işlemeli olur. Oyalar, genelde yazmanın iki tarafına ya da dört tarafına, boncuk, iğne ya da mekikle işleniyor. Bir sanat eseri olan bu oyalar, iğne oyası, boncuk oyası ve mekik oyası diye adlandırılıyor. Genç kızlar tarafından çeyize işlenen yazmalar, çiçek desenli ve çok renkli çeşitlerde oluyor. Bu oyalar onlarca farklı modellerde işlenebiliyor. Oya işlemek eskiden her genç kızın bilmesi gereken bir şey iken günümüzde sadece belli kişiler tarafından yapılıyor. Oğlan anneleri, genç kızlar ve anneleri duvak günü için yıllarca oyalı yazma işliyor ya da işletiyor. Farklı renklerde ve modellerde olan bu yazmalar duvağa gelen kadınlara hediye olarak veriliyor. Bu nedenle, yazma’nın çokluğu, kalitesi ve model çeşitliliği bir statü belirtisi olabiliyor.
“Yazma örtmek” eskiden kadının evli mi bekar mı olduğuna da bir işaretti. Genç kızlar başına yazma örtmez, evlenmiş kadınlar örterdi. Şimdilerde çok az genç kadında yazma görmek mümkün. Örtenler de yine hala geleneksel bir unsur olarak kullanıyor, dini unsur olarak örtünenlerde ise türban görülüyor.
Gelin görme ya da diğer adıyla duvak, günümüzde sıkça yapılmasa da hala Tut’da yaşatılan bir gelenek. Gün geçtikçe önemimi yitirmesinin iki nedeni var, öncelikle “yazma” kadınların kullandığı bir aksesuar olmaktan çıktı ve buna paralel her kadın oya işlemeyi bilmiyor. Bilenler isteyenlere para karşılığı yapıyor ve bu pahalı bir uğraş. Oyalı bir yazmanın fiyatı ortalama beş yüz lira ve duvak yapmak isteyen bir kaynana ya da çeyizine yazma hazırlamak isteyen bir gelin en az 200 tane yazma işletmek zorunda.
Duvak’dan vazgeçilmesinin bir diğer nedeni ise yine kadın özgürleşme mücadelesinin bir sonucu. Şöyle ki, “gelin görmek” aslında, bir gelinde aranan vasıfların, onda olup olmadığının duvak günü aracılığıyla toplum tarafından onaylanması anlamına geliyor. Bu vasıflar, güzellik (zayıf ya da şişman mı, kaşı gözü nasıl, çelimsiz mi güçlü mü vs.), ağır başlılık, hanımlık gibi erkek egemen toplumun kadında aradığı özellikler. Hiçbir zaman dile getirilmeyen ama herkesin bildiği diğer bir aranan vasıf ise gelinin gerdek gecesinden toplumsal onay alabilecek şekilde çıkabilmiş olması. Duvakta kutlanan aslında biraz da bu vasfın sağlanmış olması. Duvak günü kaynanalar tarafından hazırlanır çünkü kaynana duvak günü aracılığıyla aslında gelininin ne kadar hanım, ne kadar efendi, ne kadar ağırbaşlı, kızoğlankız ve güzel olduğunu topluma göstermiş olur. Günümüzde birçok genç kadın kendini böyle bir pozisyona sokmak istemediği için duvak gününe de itiraz ediyor.
Girişte gelenek ve göreneğin özelliklerini sıralarken onun bir yaptırım aracı olduğunu da söylemiştik. Gelin görmek ya da duvak, kültürün renkli bir unsuru, bir toplumsal dayanışma aracı gibi görünse de, diğer yandan kadının toplumsal cinsiyetinden dolayı süslenip sergilendiği bir gelenektir. Bu nedenle duvak günü, kadının cinsiyeti açısından bir yaptırım oluşturur.
Arzu Kaymak
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)