Genellikle tehlikeyi yaşamadan o tehlike hakkında bilgilenmeyiz ve önlem alma gereği de duymayız. Çoğu zaman tehlike geçtikten sonra da tekrar başımıza gelmeyecekmiş gibi hiçbir önlem almadan yaşantımıza devam ederiz. Cemal abi bir ilki gerçekleştirerek 1. derece deprem kuşağında olan Tut’ta büyük bir deprem olmadan bizi uyarıyor. Bu çalışması için teşekkür ediyorum.
Ben Tut’un 1. derece deprem kuşağı üzerinde olduğunu 1999 Marmara depreminden sonra öğrenmiştim. O acı tecrübe ile sadece Tut’un değil ülkenin %70’lik bir bölümünün de deprem riski altında olduğunu o zaman öğrendim. Bu nedenle Cemal abinin dile getirdiği deprem tehlikesi sadece biz Tutluları değil bütün ülke insanını yakından ilgilendiren önemli bir konu. (http://www.deprem.gov.tr/linkhart.htm bu linkten Adıyaman üzerine tıkladığınızda Tut’un durumunu daha net görebilirsiniz.)
Deprem diğer doğa olayları gibi önceden tahmini yapılan bir doğa olayı değil. Günümüz teknolojisi ile henüz depremi önceden bildiren bir alet de geliştirilemedi. Yağmur, sel, fırtına gibi doğa olayları önceden biliniyor ve artık günümüzde bu olaylardan dolayı (eğer cehalet diz boyu değilse) felaketler yaşanmıyor ama bu doğa olaylarının gerçekleşmesine de engel olunamıyor. Yalnız bu olaylara karşı yeterli önlem alındığı için insanlar bu olaylarla yaşamayı öğrenmiş durumdalar. Deprem de bir doğa olayı olduğuna göre gerçekleşmesini engellememiz mümkün değil ama onunla yaşamayı öğrenmek bizim elimizde. Tıpkı Japonların yaptığı gibi, bizim ülkemizde felaketlere neden olan depremler orada sıradan bir olay gibi yaşanıyor çünkü ona göre yapılar yapılmış ve gerekli önlemler alınmış. Cemal abinin yazısında belirttiği gibi diri fay hatlarının yerlerini tespit ederek orayı terk edip yeni yerleşim yerleri kurmak yerine fay hatları üzerine yapılacak yapıların nasıl inşa edileceğini öğrenip uygulamanın daha doğru olacağını düşünüyorum.
1999 yılında Marmara’da yaşanan büyük felaketten sonra çok önemli yasa düzenlemeleri yapıldı. Örneğin artık inşaatlarda hazır beton kullanılması zorunlu hale getirildi. Bu bölgelerde yapılacak binalar için yeni yönetmelik hazırlandı. (http://www.deprem.gov.tr/depyon/DBYBHY-06-FinalVersion6.pdf) Deprem Sigortası uygulaması getirildi. (Bu uygulama zorunlu olmasına rağmen ancak yeni bir deprem olunca akla geliyor.)
Bu ülke bizim başka da gidecek bir yerimiz yok, diri fay hatları üzerinde olsa bile. O zaman geriye bir şey kalıyor bu faylarla yaşamayı öğrenmek. Depreme karşı alınan önlemleri uygulamak.
Her şeyi siyasilerden ve devletten beklemek gibi kötü bir alışkanlığımız var. Unutmayın büyük depremlerde ilk yıkılan binalar devlet kurumları oluyor. Devlet kuralları koyar uygulayacak olanlar sadece devletin görevlendirdiği insanlar değil bütün vatandaşlarıdır. Devlet denetimi neden yetersiz kalıyor burada suçlu sadece devlet mi? bu da ayrı bir tartışma konusu.
Öneri:
aklıma gelen ilk öneriler. Biraz uçuk bulabilirsiniz ama şu önerimi de açıklamadan geçemeyeceğim. Mesela, kooperatif, dernek gibi çok ortaklı bir kurum kurularak yardımlaşma usulü ile depreme dayanıksız evlerin güçlendirmesi veya yeniden yapımı gerçekleştirilebilir. Türkiye için de örnek olur. Belki böyle bir oluşumdan sonra AB’den de hibe kredi bulunabilir.
Son olarak deprem konusunda faydalı olacağını düşündüğüm bilgileri sizinle paylaşmak istiyorum.
Deprem başladı, ne yapmalıyım?
Depremden hemen sonra yapılması gereken en önemli şeyler nelerdir?
Nevzat KIZKIN
09.06.2006
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)