Topalı ve Körü ile meşhur Şeher Adıyaman!
Adıyaman ismi; Cumhuriyet döneminde ulus devlet yaratma çabaları çerçevesinde Hısn-ı Mansur ismi Arapça sultasından kurtulmak için 1926 yılın da verilip kullanılmaya başlanmıştır. Tıpkı Roma, Bizans dönemi Pardoniom, tıpkı Süryanice Klavdiye, tıpkı Yöresel dilde Semsur isimleri bir diğerinin yerini aldığından diğeri unutulup bir daha söylenmez olmuş, Adıyaman ismi kalıcı olarak yerleşmiştir. Kim tarafından ne için verildiğinin hiçbir kaynakta açıklaması yoktur. Adıyaman isminin dayanak noktaları üç efsaneye bağlanmaktadır!
Şehir isimleri yaptıkları kahramanlıklarla ön ve arkalarına ek sıfatlar alarak tıpkı Gazi Antep, Şanlı Urfa, Kahraman Maraş gibi isimlerle anılır. Adıyaman şehrinin ismi sert ve kulağa hoş gelmeyen bir çağrışım yapmaktadır. Halbuki kötü mana da ne Adıyaman’ın ne de Adıyaman insanının böyle bir yamanlığı yok. Biz Adıyamanlılar da bu ismi açıklama da zaman, zaman zorluklar çekeriz. Tam tersine insanları yumuşak ve iyi huylu, doğa yer üstü ve yer altı zenginliklerle dolu. Babailer isyanından bu yana (Baba İshak 1241) Tarikatlar, Şıhlarla ve şahıslarla anılmış, şahıslar Adıyaman isminin önüne geçmiş, bu yaman çelişkiyi perçinlemiştir.
Yokluk ve savaş yıllarında Trahom hastalığı salgını yüzünden körler, çekirge istilası ile başlayan yokluk iyi beslenememe ve halk arasında karamıttık yada karaölet denen hastalıkların yaygınlaşması sonucu sakat doğumlar neticesi körler ve topalı meşhur kent haline geldi. Bu imajı düzeltmek tabii ki kolay olmadı.
Taa ki Commogene Krallığı’nın nemrut dağında ki kalıntıları turizm pazarında değer kazanmasıyla yavaş yavaş kültürel zenginliğimiz parıldamaya başlamasıyla ön plana çıkmaya başladı. Bunu Folklor (Kaluç) oyununun Türkiye birinciliği izledi. Aziz Çelik’ in Burası Adıyaman türküsü İlkay Akkaya ve Zaranın sesinde kendisini buldu. Kahtalı Mıçı’nın şiirlerin de Sırı Süreyya’nın nüktelerinde şivesi biçim buldu. Kaleden kaleye şahin uçurdum, Bir mektup yazdırdım, Telli turnam, Durnalar dizi dizi, Damın ardı, Ay doğar aşar, Altın yüzük, Eyvanına vardım, İki kız gider Mehmet Seske’nin, Yollar seni gide gide Hülya Süer’ in sesinde türkülerimiz hayat buldu. Yavaş yavaş Adıyaman sert imajını, sanatçılarımız, yazarlarınız, vatandaşlarımız ilgi ve saygı kenti haline getirdi derken, Bir terör İmajıyla sarsılıp, yele verdik gitti.
Heveslik Eyledim
Heveslik eyledim yavru yitirdim yitirdim
O da hayal ile düşümmüş meğer
Yavrumu gözümden ayırmam derdim
Kurduğum hayaller boşummuş meğer
Bunu böyle yazan elbette haktır
Kerem et dünyanın buhranı çoktur
Yokladım yavrumu yarası yoktur
Yürekte yarası beş imiş meğer (İlkay Akkaya, Gurup Kızıl ırmak)
Doksan dokuz yarem var
Sen açtırdın yüz yara
Oy aman aman aman
Burası Adıyaman (Aziz Çelik)
Mahmut Arslantaş/08/11/2015/Bocholt.de
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)