Son Dakika Haberler

MİTOLOJİYE GÖRE MİHRİBABİL KRALLIĞI

MİTOLOJİYE GÖRE MİHRİBABİL KRALLIĞI
Okunma : 1.604 Kere okundu Yorum Yap

Malati’ye(Malatya) Emevilere bağlı bir emirlik, Rum Kayzerine bağlı Mihribabil ise krallık, iki komşu devlettirler. Hüseyin Gazi’nin ve Güzel Oğlan Mezarı; Kızıltepede hala ziyaret yeri olarak kullanılmaktadır.Geyik mağarası ve Memekli mağara Tut’ un kuzeyinde cıllaz mevkindedir. Korlam Menekşelikten Şovak bölgesini de içine alan tüm vadinin adıdır. Battal Gazi’nin babası Malatya Emirliği seraskeri olarak görev yapmaktadır. Ava meraklıdır sık sık avlanmaya çıkar, en gözde avlanma yeride geyik ve keklikleriyle ünlü kekik ve yarpuz kokulu soğuk sularıyla ünlü vaz geçilmez mesire yerlerinden; Tatarkayası, Karaçukur, Eşme, Karaçöl, Simovsulağı, Soğanlı, Patlakgöl, Saymenler, Kirişinçayırı, Kardeliği, Zorhunluk, Üçpınar, Düğünyurdu, Menevşelik, Zabor, dağlarıdır.

Mihribabil kalesinde ve çevresinde hüküm süren zalim mi zalim hükümdarın, her biri zanaatkar Yontma, Kabartma, Oyma, Demirci, Atıcı Savaşçı, Okçu ustası olan yedi kardeşi yedi kaleye hüküm etmekte. Malatya Emiri Ömerden haraç alırdı.Daha sonra Mihribabil haraca direnen Malatya emiriliğini cezalandırmayı akılına koymuştur. Ava merakıyla bilinen Malatya Seraskeri Hüseyin Gazi, Babil daglarında ve çevresinde avlanamaz olmuştu.Merakını yenemeyen Hüseyin Gazi bir gün avlanırken  bir geyiğin peşine takılır. İyi bir silahşör olan Hüseyin Gazi bu yaydan çıkan okdan daha hızlı koşan geyik’e dağlar ve meşe ormanlarının da yardım etmesiyle avlayamaz ama peşinide bırakmaz. Ne var ki bu dağlarda kendini hür sanan geyik soluğu asıl kendi topraklarında, yani Babil yaylalarında alır. Mihribabilin sayfiye yeri menekşelik de kameriyesin de eğleşen Kral kaleyi tepeden seyirede dursun Cıllaz yamaçlarında ki Geyikli mağarasına varamayacağını anlayan geyik kan ter içinde burnundan soluyarak gelip Mihribabilin kameriyesine girer. Mihribabil kendisinin keyfini ve geyiği kaçıranın derhal yakalanmasını ve hesap sorulmasını emir eder. Çadırın yakınında karşılaşılan bu davetsiz misafire geyiği neden kovaladığını sorarlar, şanından ve gururundan kendisini tereddüt etmeden tanıtır; Ben Hüseyin Gazi’yim geyik benim kısmetim geyiği ya bana verirsiniz yada başınızı vururum, deyip cenge tutuşurlar ancak sayıca üstün olan Mihribabil askerlerini yenemez, yaka parça huzura getirilen avcı Hüseyin Gazi ava giderken avlanmıştı. Kimliği açıklanan Hüseyin Gaziyi göz göze geldiklerinde Mihribabilde hemen tanıdı daha bundan iyi fırsat olur mu idi? vergi vermede ayak direyen Malatya’yı cezalandırmaya  kumandanından başladı, hemen oracık da kellesini kendi elleriyle vurdu. Kulağını da kesip elçi ile Malatya’ya haberi tez ulaştırdı, Hüseyin Gazi’yi tutsak sanan Malatya emirliği askerleri  yardıma koşar, büyük savaşa tutuşurlar  çok can zaiyatı meydana gelir, Katman katman yığılan cesetler kılınç ve okların açtığı  vücutta ki yaralardan akan kanlarla birer ateş koruna döndü. İnsan korlarından sızan kanlar, soğuk pınarın sularını kızıla boyayıp, unutulmayan bu savaş insanların gönlünde kor, kor uzun yıllar yanmaya devam etti.Bu olaydan sonra Korlamdere, Mihribabil adı ile bir anıldı. Şimdi ise Korlamdere adı Enişdere ile söylenir oldu.Sonuç Malatya emirliği için hüsranla son bulur. Malatya’ya çekilip Mihribabile haraç vermeye devam ederler.

Savaşda yenilip kabuğuna çekilen Malatya Emirliği kendi yaralarını sararken Hüseyin Gazi’nin yakınları ise intikam için hileye başvurdular. Hüseyin Gazi geyikleriyle ünlü Babil yaylalarının ününü aşmış MihriBabili’in kızı Tutalya’yı bir kez görmüş güzelliğine hayran kalmış duygularını gizleyemeyerek amcazadesine anlatmıştı. Hüseyin Gazinin aşireti yapılan toplantıda güzelliği dillere destan Tutalya’yı kaçırmaya karar verirler. Bu iş içinde yakışıklılığı ile Malatya’ya ün salmış Güzeloğlanı’ı  görevlendirirler. Güzeloğlan kaleye gelerek

Tutalya’ yı kendisine aşık eder. Kralın evliliklerine karşı geleceğini anlayan Tutalya ve Güzeloğlan kaçmaya karar verirler, amacı zaten bu olan Güzeloğlan ile Tutalya kalenin kuzeyinde  üç kilometre uzaklıkta olan Enver tepede buluşurlar. Ne yazık ki daha uzaklaşmadan kralın askerleri tarafından yakalanıp Güzeloğlan hemen orada öldürülüp, Hüseyin Gazinin de mezarının bulunduğu yerde gömülür. Güzeloğlanın yasını tutup, babasına ve hayata küsen Tutalya sonradan kendi adını taşıyacak olan Tut’un yalçın kayalarında gizlenmiş hemen geyik mağarasının beş yüz metre batısında ki  Mağarada inziva’ ya çekilir.

Babası öldürüldüğünde küçük bir çocuk olan Cafer buluğ çağına geldiğinde bütün harp sanatının üstünlüğünü ve hilelerini ustalıkla öğrenen cesareti aklı ve erdemli cesur kişiliği ile dikkat çekiyordu. Babasının yerine seraskerlik  eden Abdulselem olduğu halde Emir Ömere babasının emanetini kendisine verilmesini arzeder. Emir Ömerden evvel söze karışan serasker Abdulselem; senin atan hüner gösterdi görev aldı sende görev ve beceri göster, kendini ispat et ondan sonra görev alırsın. Hadda ve katta kendi ellerimle görevi sana tevdi ederim der. Kendisini çaresiz his eden Cafer, düşünceler beynini kemire dursun bir gün bütün cesaretini ve heyecanını yenerek validesinin karşısına geçip, babasından kendisine hiçbir hatırası veya emaneti olup olmadığını sordu. Anasıda Cafere at’ı Eşkar, kılıncı ve kalkanı sana emanet diye cevaplayınca şifreyi alan Cafer bir gün seyise babasının  atını eyerlemesi emiri verdi, kimseyede haber vermemesini iyice salıkladı. Kendiside babasının zırhını ve kalkanını kuşanıp kılıcını takar kimselere haber vermeden yıldırım hızıyla Malatya’dan uzaklaşır istikamet yalçın kayalıkları aşıp erişilmez dağlar geçip Mihribabil’ ulaşmaktır. Malatya Mihribabil iki komşu krallıktır. Ancak uzak olmasada sıradağlar ulaşımı zorlaştırıp bu iki krallığı ulaşımı imkansız kılıyordu.Tozu dumana katan Cafer kan ter içerisinde kalan atı Eşkar çatlamak üzereydi ki Ambron’a  (İhtimal Salah Kalesi) vardı. Şemmas adlı Pir’in rüyasına girip haberdar eden Hüseyin Gazi oğlum Cafer geliyor bugün onu misafir edeceksin der. Hazırlıklı olan Pir Şemmas  hoş geldin Cafer der. Şaşıran Cafer, adımın Cafer oldugunu nereden biliyorsun diye soran Cafere cevabında senden önce baban buradaydı bugün misafirim olacaksın der. Pirin dualarını ve öğütlerini alarak ertesi sabah yola çıkan Cafer Babil’in  sayfiye yeri Menekşeliğe varır, atı Eşkarı cayıra salıp uzaktan Mihribabili seyir edip plan kurmaya çalışırken Eşkar’ın kişnemesiyle diğer bir atlıyla karşılaşır gelen Mihribabil’in atıcılıkta usta olan kardeşi Şemasep’ dir. Ona kim olduğunu sorar.

Cafer kendisini bir papaz olarak tanıtır ve amacının Vaaz vermek, karşılığında atıcılık öğrenmek olduğunu söyler. Şemasep, hiç şüphelenmedi nede olsa yol geçen hanı olan Mihribabil’den her gün böyle onlarca yolcular gelip geciyor, kendisinin iyi bir atıcı olduğunu sabır ederse öğrete bileceğini söyleyince, Cafer’de vuruşma teklifinde bulunur. Semaseb’i derdest edip öldürmeden evvel islamı kabul etmesini söylesede Şemasep kabul etmez böylece Cafer davası uğruna  ilk Sebaseb’i öldürür üzerini toprak ve taşlarla kapatıp, Kilisede güzel sesiyle vaaz verir, Vaazdan etkilenen yerlilerin üflemesiyle ünü kaleye ulaşır. Mihribabil bu bilge adamı kaleye davet eder. Menekşelikten yılan gibi akan Eşkerın sırtında kale surlarının önüne kadar gelip, uzaklardan geldigini konaklamak ve atıcılık öğrenmek istediğini Çin denen yurttan  beri daglar aşıp, çöller geçip yollar katettiğini anlatıp kaleden içeri girer. Bihribabilin sofrasına konuk olur sofrada Babil bağlarının en leziz üzümlerinden yapılmış şarapları, çakırkeyif Mihribabilin damaklarından sakallarına denk damlıyordu fırsat kollayan Cafer‘e o an gelmişti ki bir yumruk darbesiyle yere yığdı, göğsünün üzerine çıkıp İslama davet edip ben Hüseyin Gazinin oğlu Caferim diye kimliğini açıkladı. Mihribabil’de kardeşi Semaseb gibi İslamlığı kabul etmez Cafer babasının kılınçıyla kellesini keserek öldürür ve diğer geride kalan kardeşleride İslamı kabul etmedikleri için öldürüp atının terekesindeki heybesine yedi kelleyi doldurup Malatya’ya döner.

Cafer babasının yerine serasker olan kendi ellerimle görevi vereceğim diyen Abdulselem’a doğrudan  görevini almak için  başvurur. Gönülsüz olan Abdulselem  şittetle daha senin atanın kanı yerde kurumadı, babayın intikamını aldın mı ki Mihribabil’in canını almak bir yana  yanına dahi yaklaşamasın ki benden görev istiyorsun görev isteme senin ne haddine dediği zaman heybesinde ki yedi kesik başı ortaya dökünce Mihribabili tanıyan Abdulselem görevi devir etmek zorunda kaldı artık Malatya seraskeri Cafer Battal Gazi dir. Bu olaydan sonra Mihribabil Malatyaya katılır. Battal Gazi ordusunun başında İstanbul kuşatmasına katılacaktır.

Tutalya’mı bir daha gören olmadı.Çok fırtanalı bir günde çalı çırpı toplamaya mağaranın sarp kayalarına tırmandı. Fırtana şiddettinden sığınağına ulaşamadı.Tanrıya yalvarmaktan başka çaresi kalmayan Tutalya tanrıdan kendisini aşağıya indirirse; Kurban adak edeceğini aht(Yemin)  etti. Tanrı da adak karşılığı yakarışlarını kabul edip, aşağı sığınağına kadar indiriverdi. Tutalya sırtını mağaranın taş duvarına yadsıyarak tanrısına şükür ederken hala şok içindeydi. Bu mucize kurtuluşunu tanrıya borçlu olduğunun bilinciyle rahatlamış, Vücudunda gezinen bir kımıldama his etti. 1Bu kımıltı, adadığı kurbanı aklına getirdi.Tanrıya şükür eden Tutalya vücutunda ki kımıldamanın bir pire olduğunu görünce de işte sana adadığım kurban diyerek, pireyi öldürüp kurbanını ifa etmiş oldu. Fakat Tutalya’nın tanrısı  gazapı çok fena oldu, yarı çıplak haldeki Tutalya’yı orada taşa çevirdi.

Yarı üryan Tutalya sığınağı olan mağarada taş kesilirken adı gürbüz memelerininden damlayam süt anısına memekli mağara oldu. Bir ibretlik nişana olarak hala ziyaret yeri olarak, kendisine yerli ve yabancı ziyaretçi çekmektedir.

Tutalya’nın yaşadığı yerde ise adına izafen Çarpı sıvalı üzerlik kokulu, dutlarıyla ünlü bir köy kuruldu adı Tut oldu.

Mahmut Arslantas/05/02/2018/Bocholt