Son Dakika Haberler

ALLAH’IN EMRİ PEYGAMBERİN KAVLİ

ALLAH’IN EMRİ PEYGAMBERİN KAVLİ
Okunma : 2.208 Kere okundu Yorum Yap

Allah’ın  emri  peygamberin  kavli  dediğimizde  aklımıza   evlenmek  gelir. Bu bağlamda  evlenmek  hem farz  hem  sünnet  olan  bir  ibadet  konumundadır.  Tabi  duruma  ve  kişiye  göre  evlenmek  bazen  emir  ve  sünnet  olmaktan  çıkıp  haram  olmaktadır.  Kişi  evlenmeksizin  kendisini  haramdan,  zinadan  koruyamayacaksa  evlenmesi  farz  olur.  Bu  kişi  eşine  ve  ailesine  zulmedecekse  bu  kişinin evlenmesi  haram  olmaktadır.  Zaten  evlilikler  Rum Suresi  21. ayette de belirtildiği gibi  kişinin  gönlüne  huzur,  mutluluk  ayrıca  hayırlı  ve  mü’min  nesiller  yetiştirmek  içindir.

 

Fakat  bizler  bu  emri  uygulamaya  çalışırken  usullere  riayet  etmiyoruz.  Evlenmenin  de  usulleri  mi  olurmuş  diye  düşünebilirsiniz.  Lakin  her  şeyin  bir  adab u erkanı  olduğu  gibi  evliliğin  de  kendine  göre  bir  adabı  vardır.  Peki  nedir  bu  usuller?  Haram-helal,  mahrem-namahrem  sınırlarına  dikkat  etmektir.  —–  Nisa  olsun  Nur  olsun  yahut  başka  sureler  olsun  bir çok  surede  erkek  ve  kadınların  gözlerini-ırzlarını  haramdan  korumalarını  emretmektedir.  Haramlara  karşı  göz  perdelerimizi-kapaklarımızı-  indirmemizi  istemektedir.  Peki  biz  ne  yapıyoruz?  Göz  kapaklarımızı  sonuna  kadar  açıyor muyuz?   İbn i Mace,  “Hz. Ömer  davul  sesi  duyunca  kulaklarını  tıkar  ve  rasulullah  da  böyle  yapardı”  demiştir.  Peki  biz  ne  yapıyoruz?  Biz,  davulları-çalgıları  adeta  kulak  zarını  patlatırcasına  çalıyoruz.  Sahabe  hayatında  da  çalgı vardı  diyeceksiniz.  Evet  vardı  lakin  o  çalgılar  davul  zurna  değil  deflerden(kalbi  karartmayan  sakin  çalgı)  ibaretti.  Ayrıca  o  defler  bizim  şu  an  ölçüsüzce  eğlenmek,  hayasızlıklara  bulanmak  için  kullandığımız  çalgılar  gibi  değildi.  Onlar   defleri  nikahı  duyurmak  için  kullanırdı.  Asıl  amaçları  buydu.  Tirmizi,  peygamberimizden  rivayet  eder  ki: ” Nikahı  ilan  edin,  onu  mescidlerde  yapın.  Üzerine  de  def  vurun.”  Tirmizi’nin  başka  bir  rivayetinde  ise  der  ki:” Nikahda  haramla  helali  ayıran  fark , def  ve  sestir” .  Ayrıca   Rezin  isimli  bir  ravinin  rivayetine  göre  Allah  mahşer  günü  şöyle  seslenecektir:  “Kulaklarını  eğlence  ve  şeytan  çalgısından  uzak tutanlar  neredeler?  Onları  misk  bahçelerine  dahil  edin” .  Halimiz  böyleyken  Rabbimizin  bu  hitabına  biz  nasl  muhatab  olacağız?  Evlilik  merasimlerimiz  haramlarla  dolu…  Bu  halimizle  biz  nasıl  o  muhatab  alınan  kullar  arasına  dahil  ediliriz  ki?   Sünnet  törenlerimiz  de  bundan  farksızdır.  Hz.  İbrahim’in  sünnetini  uygulayalım  deriz  lakin  rezalet  bir  tören  tertib  ederiz.  Ölçüsüz  giyinen  erkek-kadınlar,  edebe  aykırı  giyinen  bayanlar,  örtündüğünü  sanan  modacı  tesettürcüler,  ahlaken  duyarsızlaşıp  mahrem  elleri  zaruret  dışı  tutan  davetliler,  utanmadan  hanımı  ve  çocuklarının  o  rezalet  ortamında  rezil  bir  şekilde  eğlenmesine  göz  yuman  aileler…  Kütübü  sittede  içki  kullanımının  artıp  çalgıcı  kadınların  çoğalması  kıyamet  alametlerinden  birisi  olarak  haber  edilmiştir  peygamberimizden.  Bizler  bu  durumda  değil  miyiz?  Evliliklerimizi,  nişanlarımızı,  sünnet  törenlerimizi  kısacası  tüm  eğlence  faaliyetlerimizi  bu  şekilde  düzenlemiyor  muyuz?  Allah  der  ki  harama  dikkat  et,  zinaya  yaklaşma,  Allah’ın  elçisi  peygamber  de  gözün  zinası  harama  bakmak,  kulağın  zinası  haramı  dinlemek,  elin  zinası  haramı  şehvetle  tutmaktır  der.  Biz  tüm  bu  emirleri  çiğneyip  bir  sünnet  eda  etmek  istiyoruz.  Sünneti  küçümsemek  gibi  anlaşılmasın  ama  bu  durum  bataklığın  karşı  tarafındaki  üç-beş  kuruş  parayı  almak  için  elimizdeki  tüm  altınları  bataklığa  doldurup  bir  geçit  yapmaya  çalıştığımız   ve  o  geçitten  üç-beş  kuruşu  almaya  almak  istemeye  benzer.  Yöntemimiz  yanlış  yöntemimiz.  İllaki  de  eğlenelim  deniliyorsa  islami  değerlere  uygun  bir çok  düğün  salonları  var  bunlar  tercih  edilmeli.  Yahut  mevlid  yapılmalı .  Ki  mevlidlerde  hiç  bir  beis  yoktur.  Evet  mevlidler  sıkıcı  gelebilir  fakat  bizler  bu  sıkıcı  gelen  mevlidleri  sıkıcı  olmaktan  çıkarabiliriz.  Mesela  mevlidimizde  Kur’an-ı  Kerim okuttuktan  sonra  cinsiyet  ayrımı  yapmaksızın  helal  dairesinde  bir çok  etkinlik  düzenleyebiliriz.

 

Kısacası  eğlencelerimiz  sahabe  dönemi  eğlencelerinden  çok  çok  farklılaştı.  Hz.  Osman,  hayası ile  melekleri  imrendirirken  yakın  tarihte  de  Sütçü  İmam  harama  yönelen  gözü  hiç  düşünmeden  vururken  biz  bunları  unutup  haramlara  dalıyoruz. Hem  de  kendi  irademizle.    Bir  bu  dünyamızı  çirkefleştiriyor  bir  de  ahiret  hayatımızı  berbatlaştırıyoruz.  Nereden  nereye…..

 

İbrahim Halil  Doğan…